Yazar "Kandemir, Didem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Meme kanserinde güncel gelişmeler(2019) Akyolcu, Neriman; Özhanlı, Yasemin; Kandemir, DidemÖZ Meme kanserinin tanı ve tedavisinde bilimsel, teknolojik ve yöntemsel bir hayli gelişme kaydedilmesi ve olumlu katkılarının gözlemlenmesine karşın, meme kanseri sıklığının dünyada ve Türkiye’de arttığı belirtilmekte ve bu artışın önümüzdeki yıllarda devam edeceği öngörülmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, gece çalışma ve düşük D vitamini düzeyinin meme kanseri riskini arttırdığı belirlenmiş; soya yağı, vitamin E-C ve beta-karoten gibi antioksidanların kullanılmasının ise riski azalttığına ilişkin yeterli kanıt bulunamamıştır. Günümüzde, mamografinin erken tanı amacıyla giderek daha yaygın kullanıldığı; morbidite açısından sentinel lenf nodu biyopsisinin, aksiller lenf nodu diseksiyonuna göre daha üstün olduğu; meme koruyucu cerrahinin mastektomiye eşdeğer sağ kalım sağladığı belirlenmiş, hasta yararına olan bu iki yeni yaklaşım daha yaygın kullanılmaya başlanmıştır. Diğer bir gelişme ise moleküler sınıflamada biyobelirteçlerin kullanılması ile bireyselleştirilmiş/hedefe yönelik tedavi yoluyla en yüksek etkinlik ve en az yan etkiye sahip ideal tedavinin uygulanabilir olmasıdır. Gelecek yıllarda, nanoteknolojinin bir parçası olan nanopartiküller kullanılarak ilacın dolaşım süresinin ve etkinliğinin arttırılabileceği bildirilmektedir. Kanser hücrelerinin genetik parmak izini çıkaran “genetik parmak izi/fingerprint” ve tümörün vücuttaki seyrine yön veren ana geni “sürücü/driver mutasyon” genini saptayan yöntemler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, sürücü mutasyonu bloke edecek ilaçlarla nokta atışı yapılarak, genetik mutasyonun tedavi edilebileceği kaydedilmektedir.Öğe Nöroşirürji Yoğun Bakım Ünitesinde Travmatik Beyin Yaralanması Sonrası Vücut Sıcaklığının Korunması ve Yönetimi(2018) Kandemir, Didem; Ak, Ezgi Seyhan; Akyolcu, NerimanBeyin işlevlerinin, kafaya alınan bir darbe, penetran yaralanma veya bir sarsıntı ile bozulması olarak tanımlanan travmatik beyin yaralanması, günümüzde travmaya bağlı ölümlerin yarıdan fazlasını oluşturan, yüksek morbidite ve mortalite oranları ile yaşamı tehdit eden önemli bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmektedir. Travmatik beyin yaralanması sonrası beyin ödemi gelişen hastalarda, hiperterminin oksijen gereksiniminin artması, Glasgow Koma Skalası skorunun azalması, nörolojik fonksiyonların zayıflaması ve yoğun bakım ünitesinde kalış süresinin uzamasını içeren birçok olumsuz sonuç ile ilişkili olduğu vurgulanmaktadır. Beyin hasarı sonrası, yüksek ateşin oluşturabileceği kafa içi basınç artışına bağlı gelişebilecek ikincil hasarları önleyebilmek amacıyla travmatik beyin yaralanması olan hastanın bakımında, hemşirenin temel rol ve sorumluluklarından biri olan ateş kontrolünün sağlanması ve normal vücut sıcaklığının sürdürülmesi önemli bir bakım girişimidir. Standart hipertermi yönetimi, antipiretik ilaç tedavisi ve yüzeysel/eksternal soğutma (soğutma battaniyeleri, buz paketleri vb.) ve endovasküler soğutma yöntemlerini kapsar. Titreme, metabolik gereksinimi ve dinlenme anında enerji harcamasını arttırdığı; yanı sıra beyin dokusunun oksijenizasyonunu azalttığı ve sedasyon gereksinimini arttırdığı için ateş kontrolünde sürekli değerlendirilmeli, koruyucu önlemler alınmalı, gerektiğinde ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Bu derlemenin amacı kafa içi basıncı etkileyen ve artışına neden olan hipertermiyi literatür ışığında açıklayarak, nöroşirürji yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelere güncel öneriler doğrultusunda rehberlik etmektir.