İngilizce Mütercim ve Tercümanlık Bölümü Bildiri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Çevrilemezlik ve çevirinin ütopyası üzerine bir inceleme(2023) Gürleyen, GamzeÇevirinin bir bilim olarak ele alındığı 1970'lerden önce, çevrilemezlik kavramı pek çok du?şu?nu?r tarafından ele alınmış ve savunulmuştur. Dilin değişime mu?sait bir araç olmadığını ileri su?ren Wilhelm von Humboldt ve anlaşılabilirliğin aksine kaynağın yansıtılması gerektiği göru?şu?nu? destekleyen Friedrich Schleiermacher'ın ardından, du?şu?nu?r José Ortega y Gasset çeviriyi kaynağa ulaşmak u?zere kullanılacak bir araç olarak nitelemiş ve yabancılaştırma stratejisini savunmuştur. Ortega y Gasset'in çevrilemezlik anlayışının temelini, aynı dili konuşan insanlar arasında dahi yanlış anlaşılma meydana gelebilirken, farklı diller konuşan insanlar arasında bunun kaçınılmaz olduğu du?şu?ncesi yatmaktadır. Bu kusurlu eylem ise u?topik olarak nitelendirilmiş ve çevirmenin bunu kabullenmesi beklenmiştir. Zaman içinde çevirinin kaynak metinle denk olmadığı göru?şu?, yerini çevirinin kaynak du?zeyinde ve kendi bağlamında değerlendirilmesine bırakmıştır. Dolayısıyla, söz konusu hiyerarşik du?zen ortadan kalkmış ve imkânsız ya da doğru/yanlış çeviri du?şu?ncesi geride bırakılmıştır. Bu geçiş su?reciyle birlikte, çeviride u?topya ise biçim değiştirerek devam etmiştir. Lawrence Venuti'nin u?topya yaklaşımında, çevirmen çeviri etrafında hayali bir kitle yaratır ve metin ile kitle arasında ortak bir nokta kurmayı amaçlar. Böylece, çevirinin iletişim ve okur çerçevesinde şekillendirildiği göru?lmektedir. Bu çalışmada, imkansızlığı savunulan çeviri eyleminin çevreden merkeze doğru ilerleyişi ve çevirmenin daha aktif bir rol u?stlenişi bir geçiş su?reci doğrultusunda incelenmiştir. Çevrilemezliğin yerini işlevsel ve iletişimsel çeviri anlayışının almaya başlamasıyla çevirinin u?topyası da değişmiş ve dilsel açıdan aktarılamazlığı bir kenara bırakılmıştır. Bu sayede, çevirmen 'kabullenen' olmaktan çıkmış; 'belirleyen' ve 'göru?nen' olmaya başlamıştır. Bu noktada, çevirmenin köpru? rolu? u?stlenerek ve göru?nu?rlu?ğu?nu? artırarak iki ku?ltu?ru? ve dili orta noktada buluşturduğu söylenebilmektedir. Sonuç olarak, çevrilemezlikten çevrilebilirliğe doğru ilerleyen bir su?reçte hem çevirinin işlevindeki hem de çevirmenin rolu?ndeki gelişim vurgulanmıştır. Gerek hedef dil ile ku?ltu?ru?n gerek çevirmenin, çevreden merkeze gelerek kaynak dil ve ku?ltu?r ile ortak bir noktada buluştuğu göru?lmu?ştu?r.Öğe Eighteenth-Century women’s writing and the canon(British Society for Eighteenth-Century Studies (BSECS), 2022) Yurttaş, HaticeThe body appears in uncanny manifestations in noncanonical early women’s novels such as Penelope Aubin, Aphra Behn, and Eliza Haywood. These representations of the individual differ from the modern representations of the human as disembodied, which we see, in canonical novels, for example, of Daniel Defoe, Henry Fielding, and Samuel Richardson -the fathers of the English novel according to Ian Watt. In early women’s writing, on the other hand, the individual is presented with its bodily existence in different ways: In Aubin, the representations of physical violence, cannibalism, and eating raw meat disrupts identity as consciousness, in Eliza Haywood, the body is presented as the source of love and as the place where love inseparable from sexual desire becomes visible, and in Aphra Behn, both physical violence and sexual desire portray embodied subjects. These bodies that occupy central places will disappear in writings that will be regarded as respectable and edifying in eighteenth century and thus, these canonical novels will be situated within the duality of the body and mind relegating the body to the field of medical sciences in modern taxonomy and creating a subjectivity that is mediated as mind and consciousness for the novel.Öğe Eighteenth-century novel: history, fiction, truth, imagination, etc.(The Tunisian Association for English Language Studies (TAELS), 2022) Yurttaş, HaticeTerminology has always been a problem in evaluating early women’s writing. Terms such as memoirs, life-story, history, romance, or novel have been used since seventeenth-century for novels produced in the long eighteenth century without offering a clear definition of these terms. This terminology problem indicates the lack of a clear understanding of modern genres in eighteenth-century and a larger problem today which is imposing modern taxonomy of writing on early modern period when different types of writing such as history, literature, romance, novel, memoir, biography are not established yet. In the prefaces, titles, and the texts, the authors name their writing as novel or history without offering a definition. Today we do so offhandedly based on our understanding of fact and fiction. This paper will look at Eliza Haywood’s romances and Henry Fielding’s discussion of genre in his Preface to Joseph Andrews and in The History of Tom Jones, A Foundling to discuss the different views of history, romance, and novel in eighteenth-century fiction. This discussion will show that the artificial boundaries between fact and fiction which will come to govern the modern taxonomy of writing is at stake in this terminology chaos in early novel.