Sosyoloji Bölümü Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe The "Genc Dusunceler" (Young Ideas) Newspaper: lost issues and author profiles(HACETTEPE UNIV, 2021) Saltık, EkremAlthough the Genc Dusunceler newspaper is shown among the Kocaelibased newspapers in the Early Republican Period press studies, it was a periodical publication with a limited number of issues that was in fact published in Istanbul and closed in the course of an "action of the defamation of religion" that was filed due to a series of articles published in its pages. In a political atmosphere where it was quite easy to incur the sanctions of the Law on the Maintenance of Order, the newspaper, which started its publishing life in a period when the newspapers of the era were brandishing between exaggeration and understatement while mentioning the policies of the regime and the government, it attracted attention with its "exuberantly praising" language in its pages alongside its "questionable" publication adventure outside "journalism". The fact that many of the authors, whose articles and poems were included in the issues of the newspaper, which consisted of a few copies in total, subsequently became important figures in Turkish Literature and Turkish Political history has been a matter unmentioned until now. For example, they included Kemalettin Kamu's poem "Cankaya" and some literary texts by various renowned authors in Turkish Literature and political history, which were published for the first time, and only the first two issues dated March 23, 1928 and November 1, 1928 are available in the periodical publication archives in Turkey. Although it is estimated that the article series that caused the closure of Genc Dusunceler was continued in the following weeks, it is until now considered that issues after November 1, 1928 were either not published at all or they have somehow not reached the present day. This paper has been prepared to analyze the names included in the author staff of the Genc Dusunceler newspaper and their articles in the context of their literary, artistic and political careers by announcing the discovery of its 3rd and 4th issues dated November 14, 1928 and November 22, 1928, which were unearthed after lengthy research, within the context of the contribution it will make to the history of Turkish journalism.Öğe About the ‘unknown’ biography of Sebîlürreşâd’s Indian correspondent(AHMET YESEVI UNIV, 2021) Saltık, EkremSebîlürreşâd dergisi ve bu dergide yazan isimlerin ortaya çıkardığı zengin külliyat, birçok tarihi ve sosyolojik çalışmaya kaynaklık etmektedir. Bu zengin külliyatın oluşmasına katkı sağlayan yazarlar hem dergideki yazıları hem de aksiyoner yaşamları bağlamında çeşitli çalışmalara konu edilmiş, birçoğunun müstakil birer biyografiye sahip olması sağlanmıştır. Derginin “Hindistan Muhabiri” olarak 1912 yılında Hindistan’a giden ve bölgede kaldığı yaklaşık iki yıl boyunca buradaki gözlemlerini aktardığı düzenli yazılar yazmış olan S. M. Tevfik’in, sahayla ilgili çalışmalarda mektuplarına en fazla atıf yapılan Sebîlürreşâd muhabiri olmasına rağmen, -çok zaman tam adı da dâhil olmak üzere- kim olduğu ve Sebîlürreşâd öncesi ve sonrasında nasıl bir yaşam sürdürdüğüne dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu makale, aslında XX. yüzyıl İslamcı matbuatının önemli bir aktörü ve emperyalizm karşıtı İran modernleşmesinin liderlerinden biri olan S. M. Tevfik’in çağına ilham veren bir düşünür, siyasetçi, stratejist ve teorisyen olarak şimdiye kadar farkına varılmamış biyografisini ve aksiyoner kimliğini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.Öğe Yeşil aklama, bir rıza mühendisliği örneği(DergiPark, 2021) Kahraman, Ömer ErsinÇevrecilik, Sanayi Devrimi sonrası süreçte ortaya çıkan yoğun üretim rejiminin yarattığı ekolojik sorunlara tepki olarak gelişti ve bugün kaynakların tüketimi ve küresel iklim değişikliği felaketi beklentisiyle özellikle 1992 Kyoto Protokolü ve 2015 Paris Anlaşması sonrasında siyasal tartışmalarda ve küresel iktidar ilişkilerinde en önemli gündem maddeleri arasında yerini aldı. Ancak, her ne kadar çevrecilik bilincinin dayandığı korku, bilimsel temellere dayanıyor ve önlem alınmamasının Soğuk Savaş dönemindekine benzer, insan eliyle üretilmiş bir felaketle sonuçlanması ihtimali de olsa kimi politik ve ekonomik aktörler çevrecilik sorununu başka ajandalar için rıza üretiminde kullanmaktalar. Bu olgu, özellikle reklamcılık ve yeşil pazarlama alanında literatüre yeşil aklama (greenwashing) olarak girdi. Bu makale, çevreciliğin ortak bilincinin halkla ilişkiler propagandalarında olduğu gibi ortak korkunun kullanılması yoluyla sosyo-psikolojik süreçlerde nasıl yeşil aklamaya dönüştürüldüğü ve bu yolla nasıl rıza üretiminde kullanıldığı konusunda bir tartışma başlatmayı amaçlamaktadır.Öğe The chinese miracle and its retrogression: why could china not have pursued her technological ingenuity?(DergiPark, 2019) Kahraman, Ömer ErsinAncient China achieved a very rapid technological progress and introduced many new techniques and instruments which fundamentally changed the world history. Despite that progress period, the technological pace of China was abruptly halted just after the fall of the Song dynasty. This situation raised the question why China could not pursue its development and become the first industrial nation. Within a comparative perspective which puts the West in the center, that failure was explained by several authors as a result of the unique cultural properties of the Chinese people. However, introduction of diversities of the Chinese culture as the reason of retrogression would not be coherent with the course of history as the Chinese people achieved those technological advancements with the same culture. The paper introduces an historical investigation for the retrogression of China after fourteenth century through employing parallelism between the Chinese technological progress and urbanization at the core of the elucidation.Öğe Osmanlı Devleti’nin Seylan Adası ile ilişkilerine methal(2020) Saltık, EkremGeçmişte Serendib ve Seylan gibi farklı isimlerle anılan ve 20. yüzyılda Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti adını alan bir ada ülkesi olan Sri Lanka, tarih boyunca Batı Asya, Çin ve Uzakdoğu güzergâhındaki işlek deniz yollarında gerçekleştirilen uluslararası ticaretin önemli aktörlerinden biri olmuştur. Sosyoekonomik açıdan dünya tarihi kadar Osmanlı tarihi açısından da önemli olan köklü bir geçmiş ve ilginç bir ilişkiler ağına sahip olan Sri Lanka ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler, genel hatlarıyla 19. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilen ama adadaki Müslümanların bir kısmı açısından geçmişi çok daha eskilere uzanan kolektif bir sosyo-kültürel izlekten beslenmektedir. Bu küçük ada ülkesindeki siyasi ve ekonomik süreçler, Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılın son çeyreğinde bölgeyle kurduğu ilişkilerin de zemini olmuş, II. Abdülhamid’in kendinden önce zaten şehbenderlik bağlamında temasa geçilmiş olan Seylan Adası’na yapacağı yeni atamalarda, bölgenin sosyo-kültürel hiyerarşisine nüfuz edebilecek seçimler yapılmıştır. Söz konusu şehbenderlerin yereldeki çalışmaları, Güney Asya Müslümanlarının Osmanlı Devleti ile ilgili beklentilerinin doruğa ulaştığı 19. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle Seylan Müslümanlarının da Osmanlı Devleti’ne dair bir sempati duymasında katkı sağlayıcı olmuştur. Nitekim modern Sri Lanka’nın en kalabalık azınlıklardan biri olan Moor Müslümanlarının Osmanlı Devleti’ne karşı hâlen dâhi sürmekte olan sempatisinin bu dönemdeki çalışmalardan da beslendiğini söylemek mümkündür. Bu zeminde Osmanlı Devleti’nin Güney Asya Müslümanlarıyla ilgili politikalarının, Hint okyanusundaki farklı bir coğrafi kesitine yoğunlaşacak olan bu makale, özellikle II. Abdülhamid’in bölgeyle ilgili siyasetinin panislâmist karakteri bağlamında şimdiye kadar derinlemesine ele alınmamış bir coğrafi parçasını oluşturan Sri Lanka [Seylan] ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkileri ele alacaktır. Osmanlı Devleti’nin Seylan özelinde şehbender atayarak temsilcilik verdiği kişi ve ailelerin şehbenderlik süreçleri ve sonrasındaki siyasi kariyerleri, geçmişi Osmanlı Devleti’nin de öncesine uzanan “Türk sempatisi” ve ünsiyeti bağlamında ele alınacaktır.Öğe Sebîlürreşâd Muharriri S.M. (Seyyid Muhammed) Tevfik Külliyatına Methal(DergiPark, 2021) Saltık, EkremOsmanlı matbuat tarihi ve İslamcı dergiler literatürünün en önemli yayınlarından biri olan Sebîlürreşâd dergisi, aynı zamanda dönemin düşünce hayatına yön veren üretken muharrirleriyle de öne çıkan uzun soluklu bir dergidir. Kadrosunda, yaşamı ve entelektüel üretimleri ortada olan ünlü muharrirler olduğu kadar, yaşamı ve yazdıklarına dair herhangi bir çalışma yapılmamış muharrirler de bulunan Sebîlürreşâd’ın, yaşam hikâyesi ve yazını araştırılmamış olan muharrirleri arasında S.M. Tevfik de bulunmaktadır. Literatürde genellikle Sebîlürreşâd dergisinde Hindistan Mektupları adıyla yayınladığı makaleleriyle bilinen S.M. Tevfik, aslında hem II. Meşrutiyet Dönemi Türkçe matbuatı hem de eş zamanlı olarak İstanbul merkezli yayın yapan Farsça matbuatı açısından önemli olan aksiyoner bir gazetecidir. Osmanlı matbuatındaki görünürlüğünün ortadan kaybolduğu dönemin üzerinden geçen bir asırdan sonra yapılan yeni araştırmalarda, aslında muharrirlik kariyerinin sadece Sebîlürreşâd ya da ilgili literatürde oldukça sık atıf yapılan Hindistan Mektupları’ndan ibaret olmadığı anlaşılan S.M. Tevfik’in şimdiye kadar karanlıkta kalmış yaşamı kadar bu yaşamı adarcasına ortaya koyduğu zengin külliyat da oldukça önemlidir. Bu makale, çeşitli yazılarında S.M.T. [.?. ?. ?] ve S.M. Tevfik [?. ?. ?????] imzaları kullanan, tam adıyla Seyyid Muhammed Tevfik Hemedanî’nin II. Meşrutiyet Döneminin çeşitli süreli yayınlarındaki yüzlerce makalesi ve muhtevaları bakımından oldukça ilginç olan özgün kitaplarından oluşan külliyatına dair müstakil bir bibliyografya oluşturmak üzere kaleme alınmıştır.Öğe Devlet adamlığı ve can sağlığı(DergiPark, 2017) Çaya, SinanBu makalede; bilgilere ulaşım nispetinde; bazı tarihî kişiliklerin bozuk sağlık durumları ile ilgili tespitler ele alınmıştır. Belli genelleme ve benzeri neticeler pek mümkün görünmemektedir; ancak, şüphe götürmez bir ortak payda kolayca göze çarpmaktadır: Anılan bireyler; devlet adamlığının yüksek şuuruna vâkıf olarak büyük bir şevk içinde; mevcut sağlık sorunlarına rağmen ve hattâ o sorunlara âdetâ meydan okurcasına, üstün mesai gerçekleştirmişlerdir. Böyle bir davranışın esas sebebinin; güçlü irade ve yüksek görev aşkı olduğu anlaşılmaktadır.Öğe Kürt göçünden diasporaya: rotalar, aktörler ve ulusaşırılık(DergiPark, 2020) Sağlam Sarıkaya, BurcuDünyada ulus-devlet kurmamış en kalabalık halk olarak Kürtler öne çıkmaktadır. Nüfusun çoğunluğu İran, Irak, Suriye ve Türkiye sınırları içerisinde kalan Kürdistan bölgesinde yaşayan Kürtler, 20. yüzyıl boyunca ekonomik ve siyasi sebepler, savaş, eğitim gibi nedenlerle bulundukları ülkelerdeki başka şehirlere, Kürdistan’ın farklı bölgelerine yahut Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya gibi ekonomik açıdan gelişmiş coğrafyalara göç etmişlerdir. Bu çalışmada, Kürt göçlerinin oluşumu ve etkileri tarihsel veriler üzerinden incelenirken döküman analizi ve vaka analizi metodu kullanılacaktır. Kürtlerin 1970 sonrası dönemde yaptıkları göçler ulus-devletleşme ve küreselleşmenin etkisi göz önüne alınarak, ulusaşırılık, kimlik ve diaspora gibi kavramlar ışığında incelenecektir. Bu araştırmanın sonucunda ise göçlerin Kürt halkı için bir entegrasyon sağladığı ve siyasi hareketlere zemin oluşturduğu, anavatanın siyasi merkeziliğini kısmen kaybettiği ve güçlü bir diasporanın oluşmasının kültürel, sosyal ve siyasi neticelerinin anavatanlarındaki Kürtlerin üzerinde de etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca, küreselleşmeyle beraber göçmenlerin kimliklerinin mesken ülkelerde asimile olacağı yönündeki görüşlerin aksine durumun tek boyutlu olmadığı ve göçlerin kültürel canlanma sağlayacak ortamlar sunabildiği sonucuna ulaşılmıştırÖğe Yeni toplum ve kitlesel tüketim: tüketimin 20. yüzyıl başında yaşadığı tarihsel dönüşüm ve yeni bir ideolojik toplumsallaşma aygıtı olarak ortaya çıkan tüketimin söylemsel yapısı ve çalışma mekanizması(2018) Kahraman, Ömer Ersin20. yüzyılın başından itibaren tüketim, kitlelerin kendilerine tüketim ürünlerinin taşıdıkları sembolik anlamlar yoluyla kimlik edinme aracı olarak kullandıkları bir ideolojik aygıt halini aldı. Tüketimin yeni bir sembolik dilin aracısı olarak ortaya çıktığı tüketiciliğe (consumerism) doğru bu evrimi, iktidarla uyumlu olmak zorunda olan hâkim paradigmanın etkisi altındaki bilimin teorik konsensüsü içerisinde açıklamaya çalışmak yetersiz kalacaktır. Sorunun, iktisadi alanı da belirleyen rasyonalizmle iç içe bulunması, tüketim toplumunun ortaya çıkışının rasyonalizmin içsel bir eleştirisi yoluyla anlaşılmasını gerektirmektedir. Tüketim, bireyin kendini topluluğa bağlamak için kullandığı yeni bir toplumsallaşma aracı olarak görülebilir. Her ne kadar bilimsel konsensüs bu yeni metodu insanın doğasından gelen ve toplumsal bütünlüğü tahrip etme potansiyeli olan çatışmalı durumun teskin edilmesine yarayan bir çeşit yöntem olarak ele alsa da, gerçekte tüketim araçları yoluyla toplumsal sınıfların kimliklerini edindiği yapının neden olduğu yoğun kitlesel tüketim, yıkımın ve çelişkinin asıl kaynağı olarak karşımıza çıkar. Tüketimin söylemi ile gerçekliği arasındaki bu çelişki, içsel eleştiri için bir çıkış noktası teşkil etmektedir. Yeni bir ideolojik toplumsallaşma aygıtı olarak tüketim çelişik bir yapıdır ve yeni toplumda asıl rolü 20. yüzyılın başında yoğunlaşan toplumsal çatışmaların, kitlelerin pasifleştirilmesi yoluyla aşılmasıdır.Öğe Değişirken devam etmek, devam ederken değişmek: zamanın içinden, zamanın dışından kitabı üzerinden Besim Dellaloğlu sosyolojisine dair notlar(2017) Erkilet, AlevBesim Dellaloğlu’nun Zamanın İçinden, Zamanın Dışından (2017) başlıklı kitabı, makale ve söyleşilerinin 6 ana başlık çerçevesinde bir araya getirilmesinden oluşuyor. Bu başlıklar Felsefe ve Sanat, Modernlik ve Muhafazakârlık, Sosyoloji Yazıları, Üniversite ve Akademi Üzerine, Tanpınar Üzerine, Türkiye ve Sol olarak belirlenmiş ve bu başlıklar altında yazarın 30 metni bir araya getirilmiş. Ocak 2017’de birinci baskısını yapmış olan kitapta yer alan metinleri Halil İbrahim Gürel derlemiş. Dellaloğlu’nun öğrencilerine ithaf ettiği kitap, kendi deyişiyle “yaklaşık otuz yıldır ciddi ciddi okuyan” bir sosyal bilimcinin tematik kitaplarında yer almayan metinleri bir araya toplamış olmak gibi önemli bir işlevi yerine getiriyor. 2003-2016 arasında düşünsel bakımdan birbirinden oldukça farklılaşan mecralarda yayınlanmış olan bu metinler, aslında bir tek büyük maceranın sanat, sosyoloji, siyaset gibi farklı ama kılcallarına kadar birbiriyle bağlantılı pencerelerden okunmasına tekabül ediyor. Bu, Türkiye’nin modernleşme macerasıdır. Bazen çok kişisel noktalardan meseleye eğilse de, yazıların bazılarında ailesine ve öğrencilerine dair çok insani duygu ve düşüncelerini paylaşıyor da olsa, aslında ülkesine ve dünyaya karşı çok duyarlı olan bir aydının arayışlarını, yorumlarını, tepkilerini ve önerilerini buluyoruz bu metinlerde. Ancak özellikle iki yazıyı diğerlerinden ayırarak ele almak isterim.Öğe Destructiveness: an inner drive of the human nature or a fact of the social structure?(Beytulhikme Felsefe Cevresi, 2018) Kahraman, Ömer ErsinAccording to natural sciences, destructivity is related to the competitive state of the natural selection. In this sense, nature is considered like a battlefield where all creatures only seek for their own survival in an unending rivalry. However, that perception of nature was not invented by natural sciences insofar as this pseudo-reality of universal conflict was already present in philosophy as a reflection of the social structure of the 16th and 17th centuries. Scientists borrowed that vision of nature as they observed the social structure in which they lived as universal and the state of war as an undeniable fact. This article aims to raise the question about the influence of political philosophy on the scientific paradigm and to understand the political and social source of destructiveness.Öğe Consumption as an althusserian ideological apparatus(Sage Publications India Pvt Ltd, 2020) Kahraman, Ömer ErsinThe end of ideology has been declared for several times by different writers like Raymond Aron, Daniel Bell and Francis Fukuyama. However, ideology still has an important role in the social order even though its structure has been adapted to the contemporaneous material conditions. Consumption, the consumptive production of labour power, has turned into a new language of socio-symbolic meanings in the twentieth century. In this way, consumption overshadowed its material basis, the needs, and obtained a new duty in the ruling ideology as an ideological State apparatus, keeping the masses in line. This article aims to investigate this aspect of the modern consumption practice in accordance with ideology approach of Louis Althusser.Öğe Portrait of a journalist as 'muhibban-i kutup' and s. M. Tawfiq library(Turkish Librarians Assoc, 2020) Saltık, EkremThe bibliophile culture is the Ottoman Empire is usually associated with the names such as Ali Emiri Efendi as an iconic figure in The Second Constitution Period. Yet, the attributions such a Mecanin-i Kutup [Those who are madly in love with the books] or, "Muhibban-i Kutup" [Book Lovers], can be used to describe a great many cultural activists that are generally unknown in academic circles. In modern literature, the figures who can be explained by the term's bibliophile and biblioman has been recognized and appreciated moderately for the role they have played in the prospering of book and library culture. The ones whose intimate relationship with the books have led to their financial ruins and eternal appreciation from history. Only a handful of such figures have got the opportunity to be revived from the annals of history due to recent scholarships. Many of these respectable figures have enriched their libraries and private book collections with extraordinary zest and determination, acquiring vast linguistic knowledge and undertaking extensive voyages in the old world. Thus, they earned the right to be called bibliophile. Most of these scholars, their heroic endeavors, and precious collections have joined the annals of history, except for a handful of few. This current paper is an attempt to revive and recognize one of the greatest bibliophiles of the period, S. M. Tawfiq whose contribution to Ottoman publication in Sebilurresad journal as a travel writer had earned him fame in publication circles, yet, his other contribution to book culture, namely his book collection, has received insufficient attention so far. This current paper is an attempt to pay the due tribute to the man whose expertise on books, along with his insatiable love of knowledge, his journalism, and his outstanding book collection had contributed immensely to the prospering of book culture in The Second Constitution Period. This paper hopes to provide S. M. Tawfiq with the recognition that he certainly deserved.Öğe Aslıcan Kalfa-Topateş, Dilenciler: Türkiye’de Yoksulluk ve Dilenme Kültürü, İstanbul: İletişim Yayınevi, 2015, 319 s.(2019) Erkilet, AlevDilenciler: Türkiye’de Yoksulluk ve Dilenme Kültürü, sosyal politika ve çalışma sosyolojisiyle ilgilenen yazarının doktora tezinden kitaplaştırılmış ve 2018 yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği tarafından mansiyon ödülüne layık görülmüş özgün bir çalışmadır. Hâlen Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nde görev yapan yazarın Hakan Topateş’le birlikte kaleme aldığı Sosyal Politika: Sosyolojik Yaklaşımlar isimli bir kitabı daha bulunmaktadır.