Yazar "Gürbüz, Yeşim Saliha" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Clinicopathological evaluation of 15 Ectopic adrenal tissues(Academy of Medical Sciences of I.R. Iran, 2021) Şensu, Sibel; Keser, Sevinç Hallaç; Gürbüz, Yeşim Saliha; Barışık, Nagehan Özdemir; Gül, Aylin EgeBackground: Ectopic adrenal tissue is a rare condition associated with embryological development defects seen in many different areas in the abdomen and pelvis. Here, we aimed to discuss the clinicopathological features of ectopic adrenal tissues diagnosed in our clinic, in light of the literature. Methods: We included cases of ectopic adrenal tissues incidentally detected in the specimens from patients undergoing operation for various diagnoses during 2012- March 2020. The cases were examined according to gender, age, location and accompanying pathological diagnoses. During this period, 15 cases of ectopic adrenal tissues (6 paratubal, 3 paraovarian, 2 paratesticular, 1 spermatic cord, 1 paraaortic, 1 liver capsule, 1 omentum) were detected accompanied by two endometrial carcinomas, two serous cystadenomas, one seminoma, one mixed germ cell tumor, one bilateral ovarian serous carcinoma and hepatic high-grade colon adenocarcinoma metastasis. Results: In this report, the fifth ectopic adrenal tissue accompanying a malignant testicular tumor, the fifth and sixth ectopic adrenal tissues occurring with ovarian serous cystadenoma, the first case observed with serous cystadenocarcinoma and the first case detected with hepatic adenocarcinoma metastasis are presented. Our cases are mostly women and adult men. Conclusion: Ectopic adrenal tissues can lead to hormonal problems and also to adrenal cortex and medulla neoplasms. Microscopically, they may be confused with clear cell gynecological and germ cell tumors. If the ectopic focus is misdiagnosed as an implant, a benign entity may be incorrectly reported as malignant. Also, it is important to prevent mis-staging in malignancies. For precise diagnosis, an immunopanel such as inhibin, melan A, and calretinin can be performed.Öğe Does the pathology education received in the undergraduate preclinical years provide benefits in the clinical education period? a survey on 5th Grade medical students(galenos, 2022) Şensu, Sibel; Kutlu, Sevcan; Gürbüz, Yeşim Saliha; Koçak, Hikmet; Taşdelen Fışgın, Nuriye; Erdoğan, NusretAmaç: Bu anket çalışmasında tıp fakültesi 5. sınıf öğrencilerinin preklinik dönemde aldıkları patoloji eğitiminin yeterliliği ve klinik staj eğitimlerine faydası ile ilgili algılarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Açık uçlu ve çoktan seçmeli sorulardan oluşan 14 soruluk bir dijital anket oluşturularak, 2018-2019 eğitim yılında tıp fakültemizde 3. sınıfı okumuş ve 2020-2021 eğitim yılında 5. sınıfta okumakta olan öğrencilere e-mail ve WhatsApp aracılığı ile gönderilmiştir. Sonuçlar incelenmiş ve istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin %56’sı 3. sınıfta aldıkları patoloji eğitimini yeterli bulmuştur. Mikroskopi ve makroskopi eğitiminin, patoloji laboratuvarı ziyaretinin, olgu örneği eşliğinde tartışmanın ve eğitmenin gösterdiği kaynakları kendi kendine çalışmalarının öğrencilerin patolojiyi öğrenmelerine anlamlı katkısı saptanmıştır (p<0,05). Öğrenciler 3. sınıfta alınan tıp eğitiminin klinik staj döneminde anlamlı yararı olduğunu düşünmektedir (p=0,02). En yüksek yararı makroskopi eğitiminden görmüş olup makroskopi ve olgu bazlı öğrenme çalışmaları yapılmasını önermektedirler. Öğrencilerin %73’ü aldıkları eğitimin hastalık mekanizmasını anlamakta yarar sağladığını düşünmektedir. Sonuç: Fakültemizde alınan tıbbi patoloji eğitiminin klinik staj dönemine temel oluşturduğu ve kliniği öğrenmekte faydalı olduğu görülmüştür. Öğrenciler, olgu bazlı öğrenme ve makroskopi eğitimini en etkili yöntemler olarak görmekte ve ağırlık verilmesini önermektedirler. Didaktik derslerin daha yararlı olması için farklı ve güncel öğrenme yöntemleri ile kombine edilmesi ve müfredatın güncellenmesi uygun olacaktır. Ülkemizde tıp fakültelerinde patoloji eğitiminin standardizasyonu da üzerinde çalışılması gereken bir konudur.Öğe Ender izlenen bir akut apandisit nedeni olarak sesil serrated lezyon: bir olgu sunumu ve derleme(DergiPark, 2020) Barut, Saime Gül; Şensu, Sibel; Kutlu, Sevcan; Gürbüz, Yeşim SalihaAkut apandisit nedeniyle yapılan apendektomilerin %0,2-0,3’ünde epitelyal neoplaziler görülebilir ve bunların az bir kısmı ise serrated görünümde olabilir. Serrated polipler arasında yer alan sesil serrated lezyon ve geleneksel serrated adenom, prekanseröz özellikleri nedeni ile önemlidir. Akut batın tablosu ile başvuran ve apendektomi yapılan 57 yaşındaki kadın hastada abseleşme ve perforasyon gösteren akut apandisite ek olarak apekse yakın yerleşimli bir kitle saptanmış ve histopatolojik inceleme sonucunda sesil serrated lezyon tanısı konmuştur. Apendiks kökenli sesil serrated lezyonların makroskopik saptanması zor olmakta ve atlanabilmektedirler. Oysa, bu tümörler prekanseröz potansiyelleri, malignite ve displazi ile birlikte olabilmeleri, agresif seyredebilmeleri ve polipozis sendromlarına eşlik edebilmeleri nedeni ile kesinlikle atlanmamalıdır. Akut apandisit tanısıyla yapılan apendektomiden sonra iyi örnekleme ve gerekirse tüm parçanın takibe alınması yanı sıra, tanı halinde, ayrıntılı ve periyodik endoskopik inceleme şarttır.Öğe Estrogen receptor-alpha expression and the correlation between pathologic and clinical features in parathyroid adenomas(DergiPark, 2020) Öztürk, Funda; Çetinarslan, Berrin; Gezer, Emre; Gürbüz, Yeşim Saliha; Selek, Alev; Sözen, Mehmet; Cantürk, ZeynepAim: Primary hyperparathyroidism is the most common cause of hypercalcemia. Primary hyperparathyroidism shows a marked increase in postmenopausal women.In this study, we aimed to evaluate the estrogen receptors alpha (ER?) expression in parathyroid adenomas and the association of preoperative serum calcium and parathyroid hormone (PTH) levels with adenoma weight of patients diagnosed with primary hyperparathyroidism. Material and Methods: Total of 50 patients were included in the study, after excluding the patients diagnosed with tertiary hyperparathyroidism, double adenoma, parathyroid hyperplasia and parathyroid carcinoma. The diagnosis of parathyroid adenoma was confirmed by pathologist. After validation of parathyroid adenoma, ER? expression was evaluated with immunohistochemical method. Pathological features of the parathyroid adenomas were recorded. Results: The patients included in the study are mostly women and are in the postmenopausal period. Parathyroid adenoma hasn’t shown ER? expression in immunohistochemical staining. Male patients had higher mean pre-operative calcium and vitamin D levels than women (p=0.026, p=0.009 respectively). There was no correlation between menopause and pre-postoperative calcium, vitamin D and PTH. Correlation was found between adenoma diameter and adenoma weight with pre-operative serum calcium and PTH levels. Conclusion: In our study, statistically significant positive correlation was detected between the diameter of parathyroid adenoma and preoperative serum calcium together with PTH levels. This finding suggests the preoperative clinical features of the patients may be useful in predicting the adenoma diameter. However, it is important to determine the cut-off values of serum calcium and PTH level which might have a significant association with the adenoma diameter.Öğe Follow-up for patients with intestinal metaplasia restricted to the antrum(GALENOS YAYINCILIK, 2020) Koç, Deniz Öğütmen; Hülagü, Sadettin; Gürbüz, Yeşim Saliha; Çelebi, Altay; Duman, Ali Erkan; Kazaz, Tanyeli GüneyligilObjective: Guidelines recommend endoscopic surveillance for patients with extensive atrophy/intestinal metaplasia (IM), but follow-up is not recommended for patients with atrophy/IM restricted to the antrum. We evaluated the risk of neoplastic lesions in patients with antrum-restricted IM to determine whether surveillance endoscopy is necessary. Methods: Overall, 117 patients with antrum-restricted IM diagnosed within the past 10 years underwent surveillance endoscopy. The gastric biopsy specimens were evaluated for atrophy, IM, and dysplasia. Results: We enrolled 117 patients. Surveillance endoscopy was performed at a median (interquartile range) of 7.2 years (5.9-8.7 years) after the initial diagnosis of IM. On surveillance endoscopy, 27.4% of patients exhibited progression in their IM grade, whereas 25.6% had atrophy progression, and 33.3% had dysplasia progression. High-grade dysplasia and gastric cancer (GC) were detected in four and two patients, respectively. The annual incidence of GC in patients with antrum-restricted IM was 0.17%. IM grade and type regressed in 29.9% and 38.5% of patients, respectively. Most patients with progressive IM grade, IM type, and dysplasia on surveillance endoscopy had Operative Link on Gastritis Assessment (OLGA) stage 3-4 (p=0.0001, p=0.008, and p=0.0001, respectively), and most patients with progressive atrophy and dysplasia had Operative Link on Gastric IM (OLGIM) stage 3-4 (both p=0.001). Conclusion: Patients with IM restricted to the antrum are at risk for neoplastic lesions and require endoscopic surveillance, contrary to existing recommendations. Premalignant lesions can exhibit both progression and regression. Therefore, a patient-specific surveillance program based on OLGA and OLGIM might be appropriate.Öğe How Similar are Molecular Characteristics of Mammary Paget’s Disease to Underlying Ductal Carcinoma? Discussion of 42 Cases from a Tertiary Care Hospital(2022) Gül, Aylin; Özdemir Barışık, Nagehan; Gürbüz, Yeşim Saliha; Erdoğan, Nusret; Şensu, Sibel; Keser, SevinçObjective: It is aimed to evaluate the expression of estrogen receptor (ER), progesterone receptor (PR), CerbB2 status, and molecular subtypes in mammary Paget disease and con- comitant ductal carcinoma and to discuss their concordance and their relation with other prognostic parameters. Methods: This retrospective study evaluated the clinical and morphological data of the mammary Paget disease and underlying ductal carcinoma; immunohistochemical estrogen/ PR and CerbB2 status; molecular subgroups and survival; and statistically compared all pa- rameters. Results: The study included 42 cases of mammary Paget’s disease (PD) and concomitant ductal carcinoma. In breast specimens, 15 cases (36%) had in situ, 4 (9.5%) invasive, and 23 (54%) in situ + invasive ductal carcinoma. Axillary nodal involvement was seen in 13 cases (31%) and all had invasive components. Respectively, ER and PR expressions were detected in 16 (38%) and 8 (19%) of the ductal carcinomas and in 10 (23.8%) and 6 (14.2%) of the cases with PD. CerbB2 expression was 93% (39 cases) in ductal carcinoma and 100% in PD with a 93% concordance. The most frequent molecular subtype was HER2-enriched subtype for both mammary ductal carcinoma (62%, 26 cases) and PD (76%, 32 cases) and the con- cordance was 82% (p=0.03). The survival was 46.00±32.64 months in the exitus group (n=8), all of which had invasive ductal components (p=0.03). Conclusion: ER and PR positivity were lower while CerbB2 was higher in Paget disease compared to concomitant ductal carcinoma. The most prominent molecular subtype was HER2-enriched subtype in both neoplasias. While hormonal and CerbB2 status of the tu- mors did not show any correlation with prognostic factors, existence of an invasive ductal component was the factor that correlated with survival.Öğe Patolojide dijital çağ ve yapay Zekâ: temel bilgiler(Turkiye Klinikleri, 2020) Şensu, Sibel; Erdoğan, Nusret; Gürbüz, Yeşim SalihaModern bilimsel laboratuvar ortamında dijital patoloji giderek önem kazanmakta ve artan bir teknolojik gereksinim hâline gelmektedir. Şimdilik genellikle konsültasyon, eğitim ve araştırma amacıyla kullanılmakla birlikte, bazı merkezlerde rutin patoloji pratiğine girmeye de başlamıştır. İnsanlar tarafından makinelere kazandırılan, deneyimleri hatırlama, bunlardan öğrenme, düşünme, yargılama ve karar verme becerisi olarak tanımlanan yapay zekâ uygulamalarının patolojide de çeşitli kolaylıklar sağlayacağı düşünülmektedir. Bu makalede, dijital patoloji ve patolojide yapay zekâ ile ilgili temel terim ve tanımlamalar tanıtılmakta; dijital patoloji laboratuvarı kurulurken göz önüne alınacak unsurlar anlatılmakta; dijital patoloji ve patolojide yapay zekâ uygulamalarının getireceği avantajlardan ve sorunlu yönlerden söz edilmekte ve dünyadaki uygulamalara yer verilmektedirÖğe Succinate dehydrogenase complex iron sulfur subunit B (SDHB) immunohistochemistry in pheochromocytoma, head and neck paraganglioma, thoraco-abdomino-pelvic paragangliomas: is it a good idea to use in routine work?(Asian Pacific Organization for Cancer Prevention, 2021) Gül, Aylin Ege; Hallaç Keser, Sevinç; Özdemir Barışık, Nagehan; Gürbüz, Yeşim Saliha; Şensu, Sibel; Erdoğan, NusretBackground: In this study, we aimed to detect Succinate Dehydrogenase Complex Iron Sulfur Subunit B (SDHB) frequency in paragangliomas and pheochromocytomas (PPGL) with immunohistochemistry; compare with Pheochromacytoma of the Adrenal Gland Scaled Score (PASS) classification and analyse the differences between pheochromocytoma (Pheo), head-neck paragangliomas (HNPGL) and thoraco-abdominal-pelvic paraganglioma (TAPPGL) sub-groups. Methods: A total 114 PPGL cases (73 HNPGL, 15 TAPPGL and 27 Pheo belonging to 112 cases) are included. Immunohistochemically, SDHB and Ki-67 are investigated and malignancy risks are determined by PASS classification. Results are assessed statistically with chi-square test and p <0,01 is considered significant. Results: SDHB mutations are observed in 20 of 114 (17.54 %) PPGL cases, 3 (11,12%) of which is Pheo, 12 (16,44) is HNPGL, and 5 (35,71%) is TAPPGL (P <0,02). While 15/82 (18,29%) cases with SDHB mutations do not have a malignancy potential according to PASS classification, 5/32 (15,63%) cases has (p=0,73). TAPPGL, HNPGL and Pheo sub-groups have a significant difference between SDHB expression (p <0,02), malignancy potential according to PASS classification (p <0,0001) and Ki-67 proliferation index (p <0,0001). Conclusion: To identify patients for molecular pathological examination, routine application of SDHB immunohistochemistry to PPGL tumors are suggested especially in HNPGLs.Öğe Which pathology education method is more useful in active professional life? A survey of clinicians(DergiPark, 2022) Şensu, Sibel; Koçak, Hikmet; Gürbüz, Yeşim Saliha; Taşdelen Fışgın, Nuriye; Erdoğan, NusretAmaç: Bu çalışmada, 2000 yılı ve sonrasında mezun olmuş hekimlerin tıp fakültelerinde aldıkları patoloji eğitiminin aktif meslek yaşamlarında katkısı, aldıkları eğitiminin yeterliliği ve gerekliliği ile ilgili görüşleri ve önerileri incelenmiştir. Yöntem: 2000 ve sonrasında mezun olmuş hekimlerden onam verenler tarafından açık uçlu, çoktan çok seçmeli ve Likert skalası formatında toplam 12 soruluk bir dijital anket doldurulmuştur. Bulgular: Çalışmaya 107 hekim katılmış olup 39’u (%36.4) dahili, 38’i (%35.5) cerrahi bilimler hekimi ve 30’u (%28) pratisyen hekimdir. Kırk bir hekim (%38) patoloji dersini sadece 3. sınıfta almıştır. Didaktik eğitime sıklıkla mikroskopi eğitimi eşlik etmiştir (n=94, %87.9). Altmış altı (%62) hekim ek olarak makroskopi eğitimi almıştır. Hekimlerin %75’i patoloji eğitiminin şimdiki meslek hayatları için çok yararlı ve oldukça yararlı olduğunu ve %45’i aldıkları eğitimin çok yeterli ve oldukça yeterli olduğunu belirtmiştir. Patolojinin meslek hayatındaki yararı ile alınan eğitimin yeterliliği arasında istatistiksel anlamlı ilişki vardır (p=0.01). Hekimler, bilgilerin kullanılabilir olmasını (n=89, %83.2), eğitim yöntemlerini (n=78, %72.9) ve eğitimcinin özelliklerini (n=75, %70.1) önemli bulmuş ve olgu tartışmaları (n=79, %72.9), makroskopi (n=65, %60.7) ve mikroskopi çalışması (n=62, %57.9), probleme dayalı öğrenme (PDÖ) (n=61, %57.0) ve hastane laboratuvarında gözlem (n=51, %47.6) yapılmasını önermiştir. Değerlendirmelerin objektif yapılandırılmış pratik sınavı (OSPE) (n=85, %79.4) ve objektif yapılandırılmış klinik sınavı (OSCE) (n=76, %71.0) ile yapılması önerilmiştir. Sonuç: Patoloji eğitimi, müfredatının kullanılabilir olması, klinik ile entegre edilmesi ve çeşitlendirilmiş güncel öğrenme yöntemleri ile verilmesi halinde aktif meslek hayatında işe yarayacaktır. Patoloji eğitiminin yeterliliği arttıkça yararı da artmakta olup dahili ve cerrahi bilimler alanlarında çalışan hekimler pratisyen hekimlere göre daha fazla yarar görmektedir. Patoloji eğitiminin hangi yıllarda verileceği, süresi, içeriği ve yöntemi konusunda da güncel standartlar belirlenmesi uygun olacaktır.