İşletme Programı Yüksek Lisans Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 18 / 18
  • Öğe
    Dijitalleşme sürecinde bankacılık sektörü: Konut kredilerinde dijital dönüşüm ve etkileri
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Calıs, Gulbeyaz; Erenel, Fahri
    Endüstri 4.0 devrimi ile başlayan dijital çağ finans sektöründe radikal değişimleri beraberinde getirmektedir. Dijital çağda, müşteri ile yüz yüze görüşmelerin yerini dijital kanallar almaya başlamıştır. Bankaların teknolojik değişimleri anlamaları ve hızlı adapte olabilmeleri, rekabet avantajı sağlama ve maliyetleri düşürerek farklılaştırılmış müşteri deneyimi sunma noktasında fırsat sağlamaktadır. Türkiye'de bankacılık sektörü müşteri deneyimi, büyük verilerin analizi, bankacılık hizmetlerinin dijital olarak gerçekleştirilmesi gibi birçok hususta dijital çağa uyum sağlamıştır. Konut kredilerinde yasal sınırlamalar ve sürecin karmaşık yapısı nedeniyle dijitalleşmenin sınırlı olduğu görülmektedir. Covid 19 pandemi sürecinin etkisiyle yakın zamanda mevzuatta yapılacak düzenlemeler sayesinde konut kredilerinin dijitalleşmesinin önündeki engellerin kalkması beklenmektedir. Bu araştırmada, konut kredilerinde dijitalleşmenin müşteriler tarafından kabulünü ve kullanımını etkileyen değişkenlerin detaylı olarak analiz edilmesi, bankaların dijitalleşme sürecinde izleyeceği adımlara ilişkin zaman öngörüsünde bulunulması, dönüşümün bankacılık ve ilgili olduğu temel sektörlere etkisinin anlaşılması amaçlanmıştır. Araçsal durum çalışması yöntemiyle Türk bankacılık sektöründeki konut kredilerinde dijital dönüşüm ve etkilerinin belirlenmesi amacıyla özel bir bankanın genel müdürlük biriminde farklı departmanlarda görev yapan, 5 yıl üzerinde deneyime sahip, araştırma konusuna ilişkin alanında uzman olan ve ürün geliştirmeye yönelik projelerde yer alan 21 kişi ile Ekim 2021 ayında yapılandırılmamış görüşmeler yapılmıştır. Verilerin içerik analizi neticesinde elde edilen temalar Birleştirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Teorisi 2 modeli ve bu modele dahil edilen "algılanan risk", "yenilikçilik", "güven" değişkenleri kapsamında değerlendirilmiştir. Keşfedici nitel araştırma sonucunda elektronik konut kredisi kullanımının Birleştirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Teorisi 2 modeli ve modele dahil edilen değişkenlerin tamamından etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Yaş, eğitim seviyesi ve deneyimin teknoloji kullanımı üzerinde etkisi olduğu, cinsiyetin etkisinin olmadığı görülmüştür. Araştırma, elektronik konut kredisi ile ilgili literatürün zenginleştirilmesine katkı sağlarken elektronik konut kredisi sürecinin teknoloji kabulü açısından ele alınması nedeniyle Türkiye'de alanında ilk olma özelliği taşımaktadır. Araştırmanın sonuçları konut kredilerinde başarılı bir dijitalleşme sürecinin sağlanması için banka ve piyasa yapıcılara ışık tutacaktır.
  • Öğe
    Dönüşümcü liderlik ve yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkide iş becerikliliğinin aracı rolü: Tekstil ve kimya sektörlerinde bir araştırma
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Ozteber, Ali Galip; Torun, Yasemin
    Bu çalışmanın amacı, dönüşümcü liderlik ve yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkide iş becerikliliğinin aracı etkiye sahip olup olmadığını incelemektir. Bu amaca uygun olarak tekstil ve kimya sektörlerinde faaliyetlerine devam eden işletmelerde dönüşümcü liderlik, iş becerikliliği ve yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkiler teorik ve hipotetik olarak incelenecektir. Bu bağlamda yapılan çalışmanın bu üç değişkeni kapsayan ve oldukça sınırlı olan teorik ve deneysel çalışmalardan oluşan ilgili literatüre bir katkı sağlayacağı ve bu üç kavramının daha iyi anlaşılmasını sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca çalışmanın bir diğer temel katkısı ise, tekstil ve kimya sektörlerinde faaliyetlerine devam eden işletmelerde yapılan ampirik araştırmalar ile dönüşümcü liderlik, yenilikçi iş davranışları ve iş becerikliliği konusunda alandaki uygulayıcılara fikir vermesidir. Buradan hareketle Adana, Bursa, İstanbul, Kahramanmaraş ve Tekirdağ illerinde bulunan tekstil ve kimya sektöründe faaliyetlerine halen devam eden toplam 20 kurumsal işletmede çalışan 389 kişi ile gerçekleştirilen çalışmada 20 maddelik dönüşümcü liderlik, 21 maddelik iş becerikliliği ve 9 maddelik yenilikçi iş davranışları ölçekleri kullanılmıştır. Dönüşümcü liderlik ile yenilikçi iş davranışı arasında iş becerikliğinin aracılık etkisi olduğu ve bu etkinin anlamlı olduğu bulunmuştur. Bağımsız, bağımlı ve aracı değişkene ilişkin yapılan AFA ve DFA da ortaya çıkan tüm alt boyutlar bazında iş becerikliliğinin aracılık etkisi kısmi ve tam olarak kendisini göstermiştir
  • Öğe
    Algılanan iş stresinin tükenmişlik ve işe yabancılaşma üzerindeki etkisi: Muhasebe yardımcı personellerine yönelik bir araştırma
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Yildirim, Erdem; Torun, Yasemin
    Bu çalışmada algılanan iş stresinin tükenmişlik ve işe yabancılaşma üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu çalışmanın örneklemini Bursa’da çalışan muhasebe yardımcı personeli oluşturmaktadır. Araştırma verileri anketler aracılığıyla toplanmıştır. Bu kapsamda 468 anket analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Robert A. Karasek (1979) tarafından geliştirilmiş ve Demiral ve arkadaşları (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan 4 boyutlu (iş yükü, beceri kullanımı, karar serbestliği ve sosyal destek) ve 17 soruluk “İş Stresi Ölçeği”; Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilen ve Ergin (1992) tarafından Türkçe'ye uyarlanan 3 boyutlu (duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık) ve 22 soruluk Maslach Tükenmişlik Envanteri ile Hirschfeld ve Feild (2000) tarafından geliştirilip Özbek (2011) tarafından Türkçeye uyarlanan 12 soruluk ve tek boyutlu “İşe Yabancılaşma Ölçeği” kullanılmıştır. Toplanılan veriler, IBM SPSS Statistics 23.0 programı ve AMOS 22 programları kullanılarak analiz edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda algılanan iş stresinin tükenmişlik ve işe yabancılaşma üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. İş stresini yüksek düzeyde algılayan muhasebe yardımcı personellerinde tükenmişlik ve işe yabancılaşmalarının da yüksek olduğunu bu çalışma kapsamında ortaya konmuştur. Başka bir ifade ile algılanan iş stresi ile tükenmişlik arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilirken benzer şekilde algılanan iş stresi ile işe yabancılaşma arasında da pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca, bu ilişkiler değişkenlerin alt boyutları bazında incelenmiş ve açıklanmıştır.
  • Öğe
    Örgütsel özdeşleşmenin örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisinde çalışmaya tutkunluğun aracı rolü: Tekstil ve kimya sektörlerinde bir araştırma
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Ozteber, Emine; Torun, Yasemin
    Bu çalışmanın amacı, tekstil ve kimya sektörlerinde faaliyetlerine devam eden işletmelerde örgütsel özdeşleşmenin, örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisinde çalışmaya tutkunluğun aracı rolünün incelenmesidir. Bu temel amaç doğrultusunda tasarlanan çalışmada, örgütsel özdeşleşme, örgütsel vatandaşlık davranışı ve çalışmaya tutkunluk arasındaki ilişkiler kavramsal olarak incelenmiş ve oluşturulan hipotezler test edilmiştir. Çalışmanın; söz konusu üç değişkeni kapsayan teorik ve deneysel çalışmalardan oluşan ilgili literatüre, bir katkı sağlayacağı ve bu üç kavramın daha iyi anlaşılmasını sağlayacağı düşünülmektedir. Diğer taraftan bu çalışmanın, tekstil ve kimya sektörlerinde faaliyetlerine devam eden işletmelerde yapılan ampirik araştırmalar ile örgütsel özdeşleşme, örgütsel vatandaşlık davranışı ve çalışmaya tutkunluk konusunda alandaki uygulayıcılara fikir vereceği düşünülmektedir. Buradan hareketle Adana, Bursa, İstanbul, Kahramanmaraş ve Tekirdağ illerinde bulunan tekstil ve kimya sektöründe faaliyetlerine halen devam eden toplam 20 kurumsal işletmede çalışan 391 kişi ile gerçekleştirilen çalışmada 23 maddelik örgütsel özdeşleşme, 24 maddelik örgütsel vatandaşlık ve 9 maddelik çalışmaya tutkunluk ölçekleri kullanılmıştır. Örgütsel özdeşleşme ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasında çalışmaya tutkunluğun aracılık etkisi ve anlamlı ilişki bulunmuştur. Bağımsız, bağımlı ve aracı değişkene ilişkin yapılan AFA ve DFA da ortaya çıkan tüm alt boyutlar bazında aracılık etkisi kısmi ve tam olarak kendisini göstermiştir.
  • Öğe
    Katma Değer Vergisinde ihraç kayıtlı satışlar ve iade yöntemi
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Celik, Yusuf; Karagozlu, Imran Emre
    Ülke ekonomisinin gelişmesinde ihracat önemli bir yer tutmaktadır. Mükellefler ihracat yaparak ülkeye döviz getirmekte ve dolayısıyla ekonominin canlanmasını sağlamaktadır. Bu nedenle ülkeler ihracatı teşvik edici politikalar üretmektedir. Türkiye’de ihracat 1985 yılında yürürlüğe giren Katma Değer Vergisinden istisna tutularak mükelleflerin ihracata teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Tezimizin konusu; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11/1-c maddesi kapsamında İhraç Kayıtlı Satışlar ve İade Yöntemidir. KDV bir ülke için en önemli bir gelir kaynaklarından birisidir. Ancak bu vergideki amaç nihai tüketiciden vergi tahsil edebilmektir. İhracat yapan bir firma KDV’yi tahsil edemediği için, ihracatçı firmalar için KDV istisnaları mevcuttur. Bu istisna ve iade sisteminin düzgün ve hızlı çalışması ülkemiz ihracatçısını teşvik edecek ve rekabet gücünü artıracaktır.
  • Öğe
    Aviyonik sistemlerin yerli ve milli olarak üretilmesinin/ geliştirilmesinin türk savunma sanayisine ve ihracatına olan katkılarının incelenmesi: ASELSAN ile Sikorsky arasındaki aviyonik sistem anlaşmasının bu açıdan değerlendirilmesi
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Yalniz, Omer; Erenel, Fahri
    Kıbrıs Barış Harekâtından sonra dışa bağımlılıktan kurtulmak maksadıyla savunma sanayinde başlatılan kalkınma hamleleri ile kurulan ASELSAN, ağırlıklı olarak savunma ve havacılık konularında faaliyet gösteren savunma sanayi kuruluşudur. ASELSAN Türkiye’nin ilk aviyonik sistem üreticisidir. Aviyonik, hava araçlarındaki elektrik ve elektronik sistemlerin tümüne verilen isimdir ve hava aracının emniyetli bir şekilde uçurulmasını sağlar. Türkiye’nin genel maksat helikopterihtiyacı kapsamında başlatılan ihale süreci sonunda Sikorsky firmasıyla sözleşme imzalanmış ve S-70i helikopterinin motor, aviyonik sistemler ve diğer ana malzemeleriyle birlikte Türkiye’de üretilmesine karar verilmiştir. Milli ve yerli olarak üretilecek aviyonik sistemlerin savunma sanayisine ve özellikle ihracata yapacağı katkıyı tespit etmek tarihi süreçte gelinen nokta açısından önemlidir. Sözleşme kapsamında helikopterdeki tüm sistemlerin yönetiminden sorumlu “Entegre Modüler Aviyonik Sistem” ASELSAN tarafından yerli ve milli olarak geliştirilecek, helikoptere entegrasyonu yapılacak, yurt içi ihtiyaçlar giderildikten sonra yurt dışına T-70 helikopteri adıyla ihraç edilecektir. Henüz test ve kalifikasyon aşamasındaki helikopterin güncel ihracat rakamlarının olması beklenemez. Ayrıca havacılık sektörünün gizli statülü bilgiler içermesi nedeniyle bazı verilere ulaşmada güçlük yaşanmıştır. Çalışmayı yaparken; Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, savunma haberleri ve ilgili firmaların resmi sitelerinde mevcut bilgiler ve raporlardan istifade edilmiştir. Sikorsky’nin uluslararası satışlarda Türk sanayi kabiliyetlerini kullanma taahhüt miktarı 1,4 milyar ABD doları olarak planlanmıştır. İhracat sonrası ASELSAN dünyada aviyonik sistemlerde söz sahibi olacak, elde ettiği tecrübeleri diğer hava araçların aviyonik modernizasyonu ve geliştirilmesi kapsamında kullanacaktır. İhracatla birlikte istihdamın ve Ar-Ge yatırımların artacağı değerlendirilmiştir. Milli olarak üretilen savunma sanayi ürününün ihracatında dış politika ile doğrudan ilgisi bulunduğu da görülmüştür.
  • Öğe
    Toplam kalite yönetimi uygulamalarının ilköğretim okullarında çalışan öğretmenlerin iş yaşam doyumu ile ilişkisi
    (İstinye Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Yurdakul, Derya; Kalmuk, Gulhan
    Bu çalışmanın amacı, toplam kalite yönetimi ile iş yaşam doyumu arasındaki ilişkileri kuramsal ve ampirik olarak incelemektir. Bunun yanında çalışmanın diğer bir katkısı ise toplam kalite yönetimi ve iş yaşam doyumu alanlarındaki, oldukça az ve sınırlı olan sistematik, teorik ve deneysel çalışmalara dayalı literatüre bir katkı sağlamak ve bu iki kavramının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. Ayrıca çalışmanın bir diğer temel katkısı ise, ilköğretim okulları kapsamında yapılmış olan ampirik araştırma ve analizler ile toplam kalite yönetimi ve iş yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi ortaya koyan teorik bir model oluşturmaktır. Bu bağlamda Bursa’da faaliyetlerine devam eden özel bir ilköğretim okulunda görev yapan 280 öğretmen ile gerçekleştirilen çalışmada 39 maddelik toplam kalite yönetimi ve 20 maddelik iş yaşam doyumu ölçekleri kullanılmıştır. Toplam kalite yönetimi ve iş yaşam doyumu arasında orta düzeyde ilişkiler olduğu bulunmuştur. Ortaya konulan bu veriler sayesinde ana hipotezlerin test edilmesine uygun görülmüştür. Ardından Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis varyans analizleri ve spearman korelasyon analizi kullanılarak SPSS ile yapılan hipotez testleri sonucunda toplam kalite yönetiminin iş yaşam doyumu ile ilişkisinin olduğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    İstanbul’da toplu ulaşımın mevcut işletimi ve ulaşım ana planı yolculuk talep modellemesi ile küresel bir örnekle karşılaştırılmalı değerlendirilmesi
    (İstinye Üniversitesi/ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Altan, Bahrinur Said
    Tarih boyunca süregelen, mevcut yaşanılan kentlerdeki nüfus artış hızına bağlı olarak daha yaşanılabilir bir kent düzenini oluşturmada ulaşımın önemi ön plana çıkmaktadır. Özellikle mega kentlerde iletişim ve etkileşim anlamında ulaşılabilirlik her yönüyle hızlı olmalıdır. Geçmişten günümüze kendini daha da geliştiren ve üzerine yenilik katabilen kentler bu anlamda erişilebilirlik yönüyle ön plana çıkan önemli bir mega kent haline gelmiştir. Ulaşılabilirlik etkin, kaliteli, hızlı, yenilikçi ve çağa ayak uyduran bir hizmet sunma biçimi olarak önemli unsurlar haline gelmektedir. Trafiğin yoğun olarak yaşanıldığı mega kentlerde, alternatif toplu ulaşım araçlarının trafiğe kazanılmasına destekle, taşıt ulaşımının erişilebilir olması ve bu erişimi gerek bisiklet gerekse çevreye duyarlı motorların da kentte birbiri ile entegrasyonunun sağlanmasında altyapı oluşturmaya dayalı ve etkin kullanımına uygun bir zemin hazırlanarak, trafik sıkışıklığının önlenmesinde önemli rol üstlenecektir. En etkili ulaşım aracı olarak tercih edilen raylı sistem; gelecekteki nüfus, istihdam değerleri ve yolculuk özellikleri değerlendirilerek, gerçekleştirilmesi gereken büyük ulaşım yatırımlarının belirlendiği, Ulaşım Ana Planı öngörüleri doğrultusunda planlanmaktadır. Gerçekleştirilen projeler teknik inceleme çerçevesinde, bölgenin imar planı, yapılaşma durumu, kamulaştırma değerleri, fayda-maliyet analizi, arazi topografyası ve alanın proje için uygun olması, trafik sirkülasyonu ve İstanbul Ulaşım Ana Planı hedefleriyle uygunluk gibi birçok ölçüt göz önüne alınarak belirtilen kriterlere göre etüt edilmektedir. Raylı sistem hatlarının yüksek inşa isteyen ve yüksek maliyet hesaplamalarının yapılması, gerek bütçe gerekse yukarıda belirtilen ölçütler, teknik hesaplamalar doğrultusundaki süreç yapımının kısa ve orta vadede gerçekleştirilmesini mümkün kılmamaktadır. Daha az maliyet gerektiren ulaşım araçlarının da kente kazandırılması, mevcut toplu taşıma işletimi üzerine doğru iyileştirme adımlarının atılması, şehir içi ulaşımın daha aktif ve sirkülasyonun hızlı olmasına yardımcı olması açısından önemlidir.İstanbul’daki toplu ulaşım sistemi kullandığı altyapıya bağlı olarak deniz yolları, lastik tekerlekli ve raylı sistem başlıkları altında toplanmıştır. Her gruba ait toplu ulaşım hizmetinin; kapasite, hız, konfor gibi farklı özellikleri bulunmaktadır. İstanbul’da toplu taşıma; metro, tramvay, teleferik, otobüs, metrobüs, minibüs, dolmuş, taksiler, vapurlar vb. ile sağlanmaktadır. İstanbul toplu taşıma sistemi bileşenlerine ayrılarak detaylı bir şekilde incelenmiş ve tarihsel gelişimi dikkate alınarak mevcut durumu ortaya konulmuştur. Öncelikle farklı toplu taşıma türlerinin mevcutta tipik bir hafta içi günde taşıdıkları yolcu sayıları gösterilmiş, sonrasında ise 8 yıllık elektronik bilet verileri yardımıyla yakın zaman aralığında toplu taşıma sistemlerinin yaşadıkları değişim adım adım detaya inilerek incelenmiştir. Daha sonra günlük detaylı elektronik bilet verisi ve minibüs sayımı sonuçları kullanılarak İstanbul toplu taşıma sistemi hızlı toplu taşıma sistemi, metrobüs harici karayolu toplu taşıma sistemi ve denizyolu toplu taşıma sistemi olarak üç grupta, hızlı toplu taşıma sistemine ağırlık verilmek suretiyle farklı açılardan incelenmiştir. Londra gelişmiş altyapısı sayesinde sunduğu ulaşım ağı ve geçmişe dayalı başarılı sistematik uygulamaları sayesinde kendini geliştirmiş ve kent gelişimini ulaşımla entegre edip belli bir algoritma oluşturarak, sorunların üstesinden kolay bir şekilde gelebilmektedir. Londra toplu ulaşım sistemi örneğine bakılarak da İstanbul toplu ulaşımının diğer alternatif ulaşım araçlarıyla entegrasyonunun sağlanması gerekliliğine değinerek, nasıl bir yol izlenmesi halinde daha da iyiye gidilebileceği üzerine de iyileştirme ve sonucunun ulaşıma büyük etkisi olacağı yönünde çözüm odaklı fikirler sunulmaktadır.Bu tezde; İstanbul’un mevcut ulaşımının işletimi, toplu ulaşımın ne durumda olduğu teknik analiz raporu paylaşılarak, örnek teşkil edecek daha iyi olarak nitelendirilen küresel ölçekte bir kentin kıyaslaması yapılmış ve eksiklikler sıralanmıştır. Küresel ölçekte bir kent olan Londra ile İstanbul’un ulaşım ana planı yolculuk talep modellemesi kullanılarak karşılaştırmalı değerlendirmesi yapılmıştır. Ulaşıma dair ne varsa analiz raporlarıyla açıklanmış ve Londra kenti ile kıyaslanarak eksiklikler sıralanmıştır. Eksikliklerin giderilmesi gereken kısımları ortaya çıkarılarak mevcut ulaşımda neler yapılabileceğinin altı çizilmiştir. İstanbul’da toplu taşımanın imalatında ve mevcut işletilmesinde bütçeyi rahatlatacak olan çözüm önerilerinin yanında imar planlarının da önemini ortaya koyulmuştur.İstanbul’da toplu taşımaya ilişkin hayata geçirilmiş olan, mevcut toplu taşıma üzerinde iyileştirme, yeni yapılacak olan projelerin işletiminin çözümü ve neler yapılırsa trafik sıkışıklığını önleyici kritik ve çözüm odaklı hamleler olacağı sonuç kısmında, daha önce hiçbir şekilde düşünülmemiş tarzda sıralanmıştır.
  • Öğe
    Hizmetkâr liderliğin kariyer başarısı üzerindeki etkisinde lider- üye etkileşiminin aracırolü: belediye çalışanları üzerine bir araştırma
    (İstinye Üniversitesi/ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Yildirim, Fatma Bilgenur
    Bu çalışmada Hizmetkâr Liderlik ile Kariyer Başarısı arasındaki ilişkide yer alan Lider-Üye Etkileşiminin aracılık etkisi incelenmiştir. Bu çalışmanın örneklemini İstanbul’da yer alan bir belediyenin çalışanları üzerinde yapılan bir araştırma oluşturmaktadır. Bu çalışmanın verileri anketler aracılığıyla toplanmıştır. Bu kapsamda üç yüz otuz sekiz anket analiz edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları, Hizmetkâr Liderlik ve Lider-Üye Etkileşiminin iş görenlerin Kariyer Başarısı üzerinde nasıl etkili olduğunu göstermektedir. Hizmetkâr Liderliğe sahip ve Lider-Üye Etkileşimi kalitesi yüksek olan çalışanların kariyer başarılarının da yüksek olduğunu çalışmamızda ortaya konmuştur. Ayrıca Hizmetkâr Liderlik, Kariyer Başarısı ile Lider-Üye Etkileşimi arasındaki ilişkide kısmi aracılık etkisinin olduğu saptanmıştır. Hizmetkâr liderlik, üyelerine karşı empati kurabilmeyi, fedakâr davranmayı, sevgi, şefkat ve kendi menfaatinden önce üyelerinin isteklerini, taleplerini ön planda tutmayı, onlara hizmet etmeyi öngören modern bir liderlik yaklaşımıdır. İş yaşamında, üyelerinin hizmetkârı olan liderlere olan ihtiyaç hızla artmaktadır. Bu çalışmamıza konu olan Hizmetkâr liderlik boyutları Güçlendirme, Geride Durma, Hesap Verebilirlik, Affetme, Cesaret, Tevazu, Sorumlu Yöneticilik sıralanmaktadır. Diğer yandan lider-üye etkileşiminin boyutları ise etki, sadakat, katkı ve profesyonel saygıdır. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak, Van Dierendonck ve Nuijten (2011) tarafından geliştirilen Hizmetkâr liderlik anketinden yararlanılmıştır. Duyan (2012) tarafından bu anket Türkçeleştirilmiştir. Başta teorik olarak çerçevesi çizilen Hizmetkâr liderliğin, deneysel araştırmalara konu olması açısından geçerli ve güvenilir kaynakların olması çok önemlidir. Araştırmada kullanılan üç değişken ve bu değişkenlerin alt boyutlarına ilişkin ortalama ve standart sapma değerlerini kapsayan betimleyici bulgular (tanımlayıcı istatistik) ve bağımlı, bağımsız ve aracı değişkenler arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla hesaplanan Pearson korelasyonu değerleri hesaplanmıştır. Buna göre %95 güven aralığında, 0.5 standart sapma değeri ve 0.05 kabul edilebilir tolerans değeri (d) alınarak hesaplanan örneklemin büyüklüğü 265 olarak hesaplanmıştır.
  • Öğe
    Tek düzen muhasebe sistemi değerleme ile uluslararası muhasebe sistemi değerleme arasında farklar ve geleceğe bakış
    (İstinye Üniversitesi/ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Sirguvec, Cengiz
    Bu çalışmada, Vergi Kanunlarındaki değerleme ölçüleri esas alan tek düzen muhasebe sistemindeki değerleme ile uluslararası muhasebe standartlarındaki değerleme arasındaki farkları ortaya koymak ve geleceğe yönelik bir perspektif sunmak amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde çalışma dört bölümde tamamlanmıştır. Birinci bölümde, tek düzen muhasebe sisteminde değerleme kavramı vergi mevzuatı çerçevesinde kavramı ele alınmıştır. Muhasebenin kavramsal çerçevesine yer verildikten sonra tek düzen hesap planı hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur. İkinci bölümde uluslararası muhasebe standartlarındaki değerleme ölçüleri ve değerleme işlemleri ele alınmıştır. Uluslararası muhasebe standartları ve standartlara yön veren kurum ve kuruluşlar, Türkiye’de uyum çalışmaları gibi konular burada açıklanmıştır. Üçüncü bölümde vergi mevzuatındaki değerleme hükümlerini esas alan tek düzen muhasebe sistemi değerlemesi ve uluslararası muhasebe sistemi değerleme arasındaki farklara yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, söz konusu karşılaştırma için yeniden değerleme uygulamalarına yönelik örneklere yer verilerek, yeniden değerlemenin önemi açıklanmış ve çalışma tamamlanmıştır.
  • Öğe
    Yönetici hemşirelerin kişilik özellikleri ve çatışma yönetim stratejileri arasındaki ilişki
    (İstinye Üniversitesi /Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Karadag Yavuz, Elin
    Modern ülkelerde yaşayan bireylerin, çalışma yaşamında çatışma ile karşılaşması kaçınılmaz bir durumdur. Özellikle yoğun iş gücü ve multidisipliner temelli çalışma gerektiren kurumlardan biri olan hastanelerde bu olgu ile daha sık karşılaşılmaktadır. Sağlık sektöründe görev yapan yönetici ve asistan pozisyonundaki hemşirelerin kişilik özelliklerine göre çatışma yönetim stratejileri farklılık gösterdiği öngörülmektedir. Çalışmanın amacı, özel bir zincir hastane grubunda yönetici hemşirelerin kişilik özellikleri ve çatışma yönetim stratejileri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışma 2019-2020 yılları arasında İstanbul ilinde bulunan 8 özel hastaneyi kapsamaktadır. Üst ve orta düzey toplam 165 yönetici hemşireye elektronik posta ve yüz yüze anket uygulanmıştır. Anketlerdeki veriler, SPSS 22.0 programı ile analiz edilmiştir. Değişkenlerin Cronbach alfa güvenilirlik değerleri; çatışma yönetim stratejileri 0,734, kişilik özellikleri 0,816 bulunmuştur. Kişilik özellikleri ve çatışma stratejileri alt boyutlarının sosyodemografik özelliklere göre fark yaratıp yaratmadığını tespit etmek için bağımsız gruplar t testi ve anova testi uygulanmıştır. Yapılan korelasyon analizi sonucunda; katılımcıların en çok kullandıkları çatışma yönetim stratejisinin kaçınma stratejisi olduğu ve kişilik özelliklerinin tamamı ile ilişkisinin olmasının durum ile tam anlamıyla örtüştüğü düşünülmektedir Yönetici hemşirelerin kişilik özellikler ile çatışma yönetim stratejileri arasındaki ilişkiyi tespit etmek için uygulanan regresyon analizi sonucunda alt boyutlar arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak yönetici hemşirelerin kişilik özellikleri ile çatışma yönetim stratejileri arasında ilişki olduğu kanıtlanmıştır.
  • Öğe
    Çalışanların bilgi güvenliği farkındalığına ilişkin algıları : bankacılık sektöründe bir araştırma
    (İstinye Üniversitesi /Sosyal Bilimler Enstitüsü/İşletme, 2020) Alemdaroglu, Aykut
    Günümüz dünyasında gelişen teknoloji ile birlikte, bankalardaki süreçlerin tamamına yakını dijital ortama aktarılmış durumdadır. Bu değişimin bir sonucu olarak teknoloji, tehditleri de beraberinde getirmiştir. Bir bankanın en değerli varlıkları arasında sayılabilecek bilginin bu tehditlere karşı korunması ve bankanın bilgi güvenliğinin sağlanması adına altyapı yatırımlarının yanı sıra insan faktörü de göz ardı edilmemelidir. Bu noktada çalışanların bilgi güvenliği farkındalığı, bilgi güvenliğinin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Güvenli bir yapının kurulması, çalışanların farkındalık seviyelerinin yüksek olması ile mümkün olabilecektir. Bu çalışmanın amacı bankacılık sektöründe çalışanların, bilgi güvenliği farkındalığı seviyesinin belirlenmesi ve geliştirilmesi gereken alanlarda önerilerin sunulmasıdır. Bu doğrultuda, Türkiye’de bulunan özel bir bankanın genel müdürlüğünde toplam 321 çalışana araştırma anketi elektronik ortamdan ulaştırılarak uygulanmıştır. Bilgi güvenliği farkındalık ölçeğinin faktör analizi sonucunda Kişisel Verilerin Korunması, Saldırı ve Tehditler, Güvenlik Önlemi Alma ve Bilgi Güvenliği Bilinci olmak üzere 4 farklı alt boyut elde edilmiştir. Bilgi güvenliği farkındalığı alt boyutlarının sosyodemografik özelliklere göre fark yaratıp yaratmadığını tespit etmek için uygulanan bağımsız gruplar t testi ve Anova testi uygulanmıştır. Ayrıca değişkenler ile sosyodemografik özellikler arasında ilişkiyi analiz etmek için korelasyon analizi uygulanmıştır. Analiz sonucuna göre erkek çalışanların kadın çalışanlara göre daha fazla bilgi güvenliği farkındalığına sahip olduğu tespit edilmiştir. Görev süresi ile bilgi güvenliği farkındalığının alt boyutları arasındaki ilişki incelendiğinde ise anlamlı bir fark görülmemiştir. Bu çalışma ile banka çalışanlarının bilgi güvenliği farkındalıkları analitik olarak incelenerek, banka bilgi güvenliğine etkileri değerlendirilmiştir. Buna göre verimli bir bilgi güvenliği için farkındalık çalışmaları, tüm çalışanlar ve paydaşları kapsayacak şekilde gerçekleştirilmelidir.
  • Öğe
    Facebook kullanımını motive eden faktörler ve kullanımdan vazgeçmeye yönelik etmenlerin belirlenmesine yönelik bir araştırma
    (İstinye Üniversitesi /Sosyal Bilimler Enstitüsü/İşletme, 2020) Gurler, Emine
    Dijitalleşen günümüz dünyasının çevrim içi sosyal (SNS) ağlarından biri olan Facebook, 2004 yılından beri aktif olarak kullanılmaktadır. Bazı kullanıcılar bu uygulamayı kullanmaya devam ederken, bazıları kullanım sıklıklarını zamanla azaltarak bir süre sonra ise tamamen kullanıcı profilini dondurarak ya da hesabını tamamen silerek uygulamayı kullanmaktan vazgeçmektedir. Yapılan bu araştırmada, bir sosyal ağ olan Facebook’u kullanmaya yönelik motive eden faktörler ve Facebook kullanımından vazgeçmeye yönelik etmenleri incelemek amaçlanmıştır. Araştırma ağırlıklı olarak lisans, lisansüstü öğrencisi ve mezunu 292 kadın, 158 erkek olmak üzere toplam 450 katılımcı ile gerçekleştirilmiş betimsel bir çalışmadır. Katılımcılar tarafından doldurulan anket formları SPSS programı vasıtasıyla analiz edilmiştir.
  • Öğe
    Dönüşümcü liderlik tarzının örgütsel sinizme etkisinde çalışanlarda öz yetkinlik algısının aracılık rolü
    (İstinye Üniversitesi /Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Bircan Uslu, Dilek
    Örgütsel sinizm, çalışanların bulundukları işyerine ve yöneticilerine yönelik olumsuz tutum ve davranışlarıdır. Bu tutum ve davranışların yönetilmesi ve örgütsel amaçlar doğrultusunda çalışanın motive edilmesi dönüşümcü liderlik tarzını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, dönüşümcü liderlik, örgütsel sinizm ve öz yetkinlik algısı arasındaki ilişkiler kuramsal ve ampirik olarak incelenmiştir. Dönüşümcü liderlik tarzının doğrudan ve öz yetkinlik algısı aracılığıyla örgütsel sinizme etkisi olduğu hipoteziyle yola çıkılmıştır. Çalışan ve yöneticiler açısından, örgütsel sinizmin yönetilmesi ve önlenmesine yönelik bir yaklaşım sunmak amaçlanmıştır. Bu nedenle Türkiye’de faaliyet gösteren bir özel havayolu işletmesinin 372 çalışanına anket uygulaması yapılmış, veriler Yapısal Eşitlik Modellemesi ve uygun istatistik yöntemler kullanılarak, SPSS 25 ve AMOS 23 programları aracılığı ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, dönüşümcü liderliğin hem doğrudan hem de öz yetkinlik aracılığıyla örgütsel sinizme etkide bulunduğu görülmüştür. Sonuçların yorumlanması ve değerlendirilmesi ile yöneticilere ve araştırmacılara öneriler sunulmuştur.
  • Öğe
    Elektronik ticarette tevkifat uygulamaları ve vergi sorumluluğu ilişkisi
    (İstinye Üniversitesi /Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Yildiz, Hikmet
    Hızla gelişen teknolojiyle beraber yaşamın tüm alanına yayılan internet, kişiler arası ilişkilerden alışveriş alışkanlıklarına kadar her şeyi etkilemiş ve değiştirmiştir. Eticaret, hayatımızın büyük bir parçası olmuş ve önemli kolaylıkları da beraberinde getirmiştir. Ancak e-ticaretin vergilendirilmesine yönelik yetersizlikler sonucunda kayıtdışılık ve vergi kayıplarının azaltılması amacıyla çalışmalar yürütülmeye başlanmıştır. Bu çalışmada elektronik ticarette tevkifat uygulamaları ele alınmış ve bu uygulamaların vergi sorumluluğu ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Bu amaç çerçevesinde çalışmada öncelikle kavramsal ve kuramsal açıklamalara yer verilmiştir. Elektronik ticaretin kavramsal çerçevesi, elektronik ticaret tevkifat uygulamaları ve vergi sorumluluğu değerlendirilmiştir. Sonrasında dijital hizmet vergisi açıklanmış, en yüksek gelirli Youtuberların ve seçilen iki e-ticaret sitesinin aylık gelirleri ile yıllık gelirleri üzerinden devlete ödeyecekleri vergiler hesaplanmıştır.
  • Öğe
    Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin yolsuzlukla mücadele başlıklı ilkesinin lojistik sektöründe incelenmesi
    (İstinye Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Ugur, Harun
    Yolsuzluk dünyanın hemen her yerinde, toplumları ve ülkeleri önemli derecede etkileyen ciddi bir sorundur. Bu sorun merkezi hükümetlerden yerel yönetimlere, özel sektörden sivil toplum kuruluşlarına kadar her alanda tüm çabalara karşın yaygın ve kalıcı bir hal almıştır. Genellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaygın olan yolsuzluk, ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkilemekte, ekonomik büyümeye zarar vermekte ve sosyoekonomik kalkınmayı sekteye uğratmaktadır. Bu açıdan yolsuzlukla mücadele oldukça önemlidir. Bu noktada Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) işletmelerin uzun dönemde karşılaşacakları sorunları bütüncül bir yaklaşım benimseyerek ortadan kaldırmak, sürekli rekabet içindeki iş dünyasında ortak bir kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler geliştirmiştir. Bu çalışmada yolsuzluk kavramı Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin yolsuzlukla mücadele başlıklı ilkesi çerçevesinde ele alınmış ve lojistik sektör incelemesi yapılmıştır. Anahtar kelimeler: Yolsuzluk, Küresel İlkeler Sözleşmesi, Lojistik Sektörü
  • Öğe
    Kapsamlı gelir raporlamasının değer ilişkisi
    (İstinye Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Caliskan, Adem
    TMS 1 kapsamında ülkemizde 2009 yılı itibarıyla zorunlu hale gelen kapsamlı gelir raporlaması, muhasebe kalitesi konusundaki akademik araştırmaların temel odak noktalarından birisidir. Bu raporlama ile hem gelirlerden gelirlerin düşülmesi ile elde edilen tutar hem de varlıkların değerindeki değişimler neticesinde elde edilen tutar toplamı kapsamlı geliri oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle kapsamlı gelir, dönem net karı ile diğer kapsamlı gelirin toplamından oluşan bir bileşkedir. Bu tezde, BİST'e kote firmalara ait 2009-2017 yılları arası veri seti kullanılarak kapsamlı gelir raporlaması değer ilişkisi perspektifinden incelenmektedir. Bulgular, kapsamlı gelirin değer ilişkisi ile dönem net karının değer ilişkisi arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığını göstermektedir. Ayrıca, diğer kapsamlı gelirin Fiyat Modeline göre değer ilişkisi bulunmasa da Getiri Modeline göre değer ilişkisinin bulunduğu sonucu da bu tezde raporlanmaktadır. Anahtar Kelimeler : Kapsamlı Gelir, Dönem Net Karı, Diğer Kapsamlı Gelir, UFRS, Değer İlişkisi
  • Öğe
    Vakıf üniversitelerinde açılacak bölümlere bulanık analitik hiyerarşik proses yöntemiyle karar verme
    (İstinye Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Elbaşı, Fatma Şeyma; Yalçıntaş, Murat
    Vakıf üniversiteleri, kendi kaynaklarıyla eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmekte, kazançlarının çoğunluğunu ise öğrencilerden alınan ücretlerden sağlamaktadır. Bu nedenle vakıf üniversiteleri için açılmasına karar verdiği bölümden elde ettiği kazancın, bölümün açılışı öncesi başlangıç maliyetleri, operasyonel faaliyetleri gibi bölümün maddi giderlerini karşılıyor olması gerekmektedir. Bu karar, maddi kaygıların yanında, üniversitenin kalitesi, kamuoyundaki yeri ve bilinirliğini de etkileyecek olan vakıf üniversitelerinin en doğru şekilde alması gereken kararlardan biridir. Son yıllarda vakıf üniversitelerinde kontenjan boşluklarına ve kapatılan bölümlere bakıldığında bölüm açılışları konusunda yanlış kararlar verildiği görülmektedir. Yanlış bölüm açılış kararları, kontenjan doldurma oranlarının düşük çıkması; itibar kaybı, maddi zarar, var olan öğretim elemanlarının işsiz kalması, önceki yıllarda bölümü kazanan öğrencilerin eğitim-öğretim faaliyetlerinin verimli devam etmemesi gibi üniversitenin maddi ve manevi zararına yol açmaktadır. Bu problem göz önünde bulundurularak bu tez çalışmasında vakıf üniversitelerinde bölüm açılışlarına karar verme konusu ele alınmıştır. Bölüm açılışlarındaki karar öncesindeki bulanık veriler göz önünde bulundurularak, bulanık analitik hiyerarşik proses metodu kullanmasının daha uygun olduğu görülmüştür. Bu çalışmada BAHP metodunun, vakıf üniversitelerinde açılacak bölümlere yapılacak yatırım öncesi karar verilmesinde nasıl kullanılacağının belirlenmesi amaçlanmıştır. Vakıf üniversitelerindeki bölüm açılışlarına karar verme problemine ilişkin BAHP yöntemiyle bölüm açılış kriterlerine; mülakat ve görüşme ile ağırlıkların yüklendiği bir algoritma önerilmiştir. Yapılan BAHP tutarlılık analizinde çıkan sonuçların kabul edilebilir düzeyde olması, hesaplama yapılacak olan veriler doğrultusunda alınacak kararların kalitesi ve kurulan sistemin düzgün işlediğine dair fikir vermiştir. Bu doğrultuda BAHP algoritmasıyla elde edilen tablolar yorumlanmış, daha sonra yapılabilecek çalışmalar için önerilerde ve iyileştirme tekliflerinde bulunulmuştur. Sonuç olarak bu çalışmayla bölüm açılış kararı verecek üniversitelerin kendi kriterlerini oluşturma ve yapacakları değerlendirmeleri sistemleştirerek karar vermelerini çok daha kolay hale getirebilmektedir. Anahtar Kelimeler: Bulanık Mantık, Bulanık Karar Verme, AHP, Bulanık AHP, Vakıf Üniversiteleri